Şemseddin Samî’nin Sözlükçülüğü ve Kâmûs-ı Türkî’si

“XIX. yüzyılın ikinci yarısında yaşamışolanŞemseddin Sâmi (1850-1904), en değerli dilcilerimizden ve lügatçilerimizdendir. Roman ve tiyatrosahalarında da eserleri bulunan, gazete yazarlığıyapan, dergiler çıkaran,tercümeler ve öğretici kitaplar yayımlayanŞemseddin Sâmi,şöhretinihazırladığılügatlerle kazanmıştır.” (Timurtaş, 1996: 5). Bu lûgat kitaplarınınen mühimi ve bugün de değerini kaybetmeyeniKâmûs-ıTürkî’dir. 1 Haziran1850 tarihinde Fraşer’de dünyaya gelenŞemseddin Sâmi, ilkokulumemleketinde okuduktan sonra, kendilerinin yetişmesiyle meşgul olanağabeyi Abdül Bey’in aileyi Yanya’ya nakletmesi üzerine, orta öğrenimini Rum lisesinde gördü. Modern bir müfredat programıyla öğretim yapan bulisede yedi yıl okuyanŞ. Sâmi, Rumca ile eski Yunan, Fransız veİtalyandillerini öğrendi. Aynızamanda Yanya medreselerinin hocalarından Arapçave Farsça dersleri aldı.“Şemseddin Sâmi, Batının linguistik (dilbilimi) ve filoloji metotlarınıçok iyi bilen bir dil bilgini sıfatıyla hazırladığıansiklopedi ve sözlüklerleTürk kültürüne büyük hizmetler vermiştir. Ömrünün 12 yılınıvererekmeydana getirdiği 6 ciltlikKâmûsü’l-A’lâm(1883-1900), Doğu ve Batı’yaâit tarih, coğrafya ve meşhur kişilerin isimlerini ihtiva eden büyük biransiklopedik sözlüktür. Bu sahada ilk defa meydana getirilen ve devrindeçok ilgi uyandırmışolan bu ansiklopedinin bir kısmının Tatarcaya datercüme edildiğini Tataristan Özerk Cumhuriyetine bağlıKazan DevletÜniversitesinde bulunduğum yıllarda yapmışolduğum kütüphane araştırmasıneticesinde tespit ettim.Şemseddin Sâmî’nin Fransızcadan Türkçeye veTürkçeden Fransızcayaolmak üzere 2 cilt halinde tertip ettiğiKâmûs-ıFransevîadınıtaşıyan lügatkitapları, hâlâ değerlerini muhafaza etmektedir. Arapçadan Türkçeye alfabesırasıyla tertip edilenKâmûs-ıArabî, yeni usulle hazırlanan bir sözlüktür.Maalesef neşri tamamlanamamıştır.“İyi bir filolog ve dil bilgini olarak müellifin meydana getirdiği enmühim ve kıymetli sözlük,Kâmûs-ıTürkî’dir. Türkçenin bütün yaşayankelimelerini ihtiva eden böyle bir sözlüğün daha mükemmelinin bugünekadar yazılamadığınıpek çok Türkolog kabul etmektedir. Timurtaş,Kâmûs-ıTürkî’nin eski harfli ofset baskısının önsözünde bu sözlük hakkındaki düşüncelerini şöyle ifade etmektedir (Timurtaş1996: 9).




“Yeni harflerle bu mahiyette bâzısözlükler hazırlanmışsa da bir çokbakımlardan eksik olduklarıiçin, Kâmûs-ıTürkî’yi geçememiş, hattâ onaerişememişlerdir.”